24 Mart 2013 Pazar

SIRAT

Ey kan bombası kusan Çanakkale!
Ey geçilmek bilmez sırat!
Bu ne müthiş bir imtihandır böyle?
Ey Çanakkale!
Utanmaz mısın senin uğruna giden yiğitler için?
Gökten kol bacak yağıyor ey kara vatan!
Naralar yükseliyor şaha, kara dumanlar içinde, kanayan vatan.
Bak bilmem kaçıncı şehit yatıyor yerde şehadetler içinde
Cennete uğurluyorlar onu, kana bulanmış melekler
Mehmet’im ayakları çarıksız, kan kusa kusa, düşmanın bilmem kaçıncı topuna, kurşununa,
‘iman gücüyle’ göğsünü aça aça koşmakta, korkmamakta.
Geride bıraktıkları geliyor ki aklına,
Anası, bacısı, kara sevdalısı…
Vatan sağ olsun diye, bizler hür olalım diye, daha da önemlisi bizler olalım diye,
Koşuyor alevlerin içine…


Yeni eski dünya arasında sıkışıp kalmış bir ana kuzusu
Daha bilmez savaşmayı o bir gülkurusu.
Dinler mi ki karşıdan gelen kara bulutlar?
Onlar ne vahşi, ne iğrenç yaratıklar!
Onlar Avrupalı, onlar medeniyet avcısı.
Sen söyle ey Çanakkale!
Mehmet’im nasıl püskürttü o medeniyeti cahillikle!
Bre! Gel kendine!
Yıl 1915 Martın 18’i
Gökyüzünden sesler fışkırıyor düşman üzerine
Geçilmez bu boğaz naraları yükseliyor meleklerle birlikte.
Bir Mehmetçik uçuyor semadan karanlığın üzerine bombalarla birlikte
Topun mu kurşunun mu durdurur er meydanındaki bu yiğitleri…
Ey Seyit’im! Dinle bunlar Alla hu Ekber sesleri
Gördün mü bak nasıl da gömdü Elizabeth’i Bouvet’i
Alev alev yanıyor her yer
Adım atamıyor Mehmet’im ortalık mahşer mahşer.
Düşman dökülmekte, geçememekte sıratı
Dağlar, denizler yanmakta, ağlamakta, melekler sanki Araf’ ta
Muzaffer Mehmetler aydınlanan karanlıkta gözlerini tüm gerçeğe açmakta
Dalgalanan al bayrak altında toplanmakta birer birer,
Bir karış toprak için savaşan şehitler, gaziler…
Toplanmakta ahirette kılıç kuşanmış melekler.
Kaderlerini haykırıyor yer, gök, kırmızı
Ey medeniyet avcısı! Unutma! Hiç değişmez bu yazı…
Mıh gibi aklında kalsın, Geçilmez Çanakkale Boğazı!

--------------------
Tuğba ÖZKAN 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder